WASHINGTON – Ankara’nın salgın döneminde ABD’ye tıbbi malzeme yardımı göndermesi, Türkiye- Amerika arasındaki sorunlu konu başlıklarında ilerlemenin önünü açma ihtimalini gündeme getirmişti. Pandemi sırasında Türk-Amerikan ilişkilerinin tartışıldığı bir panele katılan ABD Kongresi Türkiye Dostluk Grubu Eşbaşkanı Joe Wilson, Türkiye’nin ABD’ye gönderdiği yardımın “iyi bir işaret” olduğunu vurguladı, salgının ilişkilerin geliştirilmesi için bir fırsat sunduğunu söyledi.

Joe Wilson: Dört oğlum Türk askerleriyle Irak ve Afganistan’da görev yaptı

Merkezi Washington’da bulunan Turkish Heritage Foundation tarafından internet üzerinden düzenlenen “Covid-19 Pandemisi Sırasında Türk-Amerikan İlişkileri” konulu panele, ABD tarafından Temsilciler Meclisi bünyesindeki Türkiye Dostluk Grubu Eşbaşkanı Cumhuriyetçi Kongre üyesi Joe Wilson, Türkiye tarafından da Türk-Amerikan Parlamentolararası Dostluk Grubu Başkanı Mehdi Eker katıldı.

Türk-Amerikan ilişkilerinin mirasının çok eskiye ve özellikle de Kore savaşına dayandığını hatırlatarak söze giren Joe Wilson, iki ülkenin Afganistan ve Irak’ta birlikte çalıştığını, dört oğlunun Türk askerleriyle birlikte bu ülkelerde görev yaptığını anlattı.

Corona virüsü için “Wuhan virüsü” ifadesini kullanan Cumhuriyetçi Kongre üyesi, salgının iki ülke ilişkilerinin geliştirilmesi için bir fırsat sunduğunu, Türkiye’nin salgın döneminde ABD’ye gönderdiği tıbbi malzeme yardımının da bu anlamda “iyi bir işaret” olduğunu vurguladı.

“İlişkiler bu kez ‘görünmez düşmanın’ sınavından geçiyor”

Türkiye ve ABD arasındaki ilişkinin bugüne kadar pek çok sınavdan geçtiğini, iki ülke arasındaki ittifakın bu kez de “görünmez bir düşmanın” sınavından geçtiğini vurgulayan Mehdi Eker, salgınla ve salgının ekonomik etkileriyle mücadelede, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve ABD Başkanı Donald Trump’ın birlikte çalışmasının önemli olduğunun altını çizdi.

Her iki taraf arasında “hem lider hem de bakan düzeyinde mükemmel bir diyaloğun” olduğunu belirten Mehdi Eker, salgınla mücadele bağlamında iki ülke arasındaki ilişkinin pek çok ülke açısından örnek teşkil ettiğini vurguladı.

“Müttefikinizi seçebilirsiniz ama komşularınızı seçemezsiniz”

Ancak Türkiye ve ABD arasında Suriye’deki YPG varlığı, Türkiye’nin Rusya’dan satın aldığı S-400 füze savunma sistemi, F-35 savaş uçağı projesi gibi çok sayıda henüz çözüme kavuşmamış sorunla başlık da var. ABD Kongresi’nde bir süredir hakim olan Türkiye karşıtı atmosfer göz önünde bulundurulduğunda, çok sayıda uzman bu konu başlıklarında iki ülkenin kolay yol almasının zor olduğunu ifade ediyor. Bu bağlamda en zorlu anlaşmazlık konusu da S-400 sorunu.

Toplantıda moderatörün bir sorusu üzerine bu konuya değinen Mehdi Eker, Türkiye’nin ABD’nin güçlü bir müttefiki olmayı sürdürmeye kararlı olduğunu belirtti ancak Türkiye’nin bulunduğu bölge içinde bazı güvenlik ve savunma gereksinimlerini karşılamak zorunda olduğunun da mesajını verdi.

Eker, “Güvenlik ve savunma önceliklerimiz zaman zaman bazı alanlarda örtüşüyor. Müttefikinizi seçebilirsiniz ancak komşularınızı seçemezsiniz. Biz zaman içinde geçtiği sınavları atlatmış müttefikliğe odaklanmalıyız. NATO savunma politikamızın önemli bir bileşeni. Ama diğer yandan da coğrafi realiteler var. Türkiye’nin hem içerde hem de sınırlarında güvenliğin ve istikrarın sağlanmasına ihtiyacı var. Bölgede istikrar sağlandığında Türkiye de kendisini daha güvende hisseder. Bu durumda takviye savunma sistemlerine ihtiyaç duyulmaz. Ancak Türkiye S-400 alımı sebebiyle haksız şekilde eleştirildi. Dost ve müttefik ülkelerden güvenlik kaygılarımızı anlamalarınız bekliyoruz” ifadelerini kullandı.

“Artık sorunlara diplomatik çözüm bulma zamanı”

Daha sonra sözü, Türkiye’nin terör örgütü PKK’nın Suriye kolu olarak gördüğü YPG ve 15 Temmuz 2016’daki darbe girişiminin arkasında olmakla suçladığı Fethullah Gülen’e getiren Mehdi Eker, “Müttefiklerimizin bu kaygılarımızı göz önünde bulundurmasını bekliyoruz. Bunu anlamakta güçlük çekiyoruz” diyerek iki tarafın dostluk gruplarının daha sık bir araya gelerek liderler arasında var olan mükemmel diyaloğun desteklenebileceği mesajını verdi.

“Kalplerimiz aynı değerler için atıyor. Küresel barış, insan hakları ve demokrasi değerleri. Artık iki ülke arasında iletişimi, ittifakı güçlendirme ve sorunlara diplomatik çözüm bulma zamanı” şeklinde konuştu.

Salgın sonrası dönemde Türk-Amerikan ilişkilerini ne bekliyor?

Peki Corona virüsü salgını sonrası ortaya çıkacak olan küresel düzende Türk-Amerikan ilişkilerini nasıl bir tablo bekliyor? Uluslararası işbirliğinin nasıl bir şekil alması bekleniyor?

Joe Wilson, virüs salgınında Çin ve ABD arasındaki gerilimden yola çıkarak bundan sonraki süreçte Türkiye ve Amerika’nın birlikte daha yakın çalışma imkanına sahip olabileceği mesajını verdi, “Türkiye’nin komşularının güvenli olmasını biz de istiyoruz. Türkiye’nin güvenliği bizim için de önemli” dedi.

Çin’le yaşanan gerginlik, Rusya’da salgın döneminde petrol fiyatlarının düşmesiyle birlikte yaşanan sorunlar ve İran’daki gelişmeler üzerinden genel bir bölge değerlendirmesi yapan Wilson, “Virüs salgınında ilk zarar gören Çin’de Wuhan halkı oldu. Doktorlar hakkında soruşturma açıldı. Bütün bu yaşananlar toplumun dünyaya açılması için bir fırsat olarak değerlendirilebilir. Petrol fiyatlarının salgın döneminde negatif değerden fiyatlanması petrol fiyatlarına bağımlı olan Rusya’da Putin açısından soruna yol açtı. İran’da da benzer bir durum var. Bu açından baktığınızda Türkiye bütün bu gelişmelerin ortasında. Türkiye Orta Doğu’ya açılan bir kapı. Bu açıdan Türkiye ile birlikte çalışmayı sabırsızlıkla bekliyoruz” ifadelerini kullandı.

Toplantının son bölümünde Mehdi Eker, PKK ve YPG bağlantısını bir kez daha altını çizdi. Kendisinin de Kürt olduğunu belirten Eker, “Sorun Kürtler değil. Sorun PKK. Bu örgütün nasıl kurulduğunu, ideolojisini biliyoruz. Şu anda bu örgüt bir araç olarak kullanılıyor. Mesele Kürt toplumunun demokratikleşmesi değil. Türkiye 4 milyon Suriyeli mülteciye ev sahipliği yapıyor. Bunların 370 bini, YPG ve PKK’nın zulmünden kaçan Kürtler. İstikrarlı bir Türkiye sadece Türk halkının değil ABD’nin de çıkarına. Nihai hedefimiz, bağlı olduğumuz değerler aynı. Artık Kore savaşı zamanında olduğu gibi birlikte el ele çalışma zamanı” şeklinde konuştu.