Danıştay, Ayasofya’yı müzeye dönüştüren 1934 tarihli Bakanlar Kurulu kararını iptal etti.

Ayasofya’nın müze statüsünün değiştirilerek ibadete açılmasına ilişkin dava dosyası Danıştay 10. Dairesi’nde 2 Temmuz’da ele alınmış, Danıştay uluslararası arenada merakla izlenen davaya ilişkin kararını 15 gün içinde açıklayacağını bildirmişti.

Danıştay 10. Dairesi, Ayasofya’nın camiden müzeye dönüştürülmesi kararının hukuk dışı olduğuna hükmetti.

Mahkemenin bu kararıyla, hükümetin Ayasofya’yı camiye dönüştürebilmesinin önü açılmış oldu.

Bu yönde atılabilecek bir adıma karşı uluslararası camiadan son günlerde çok sayıda uyarı gelmişti.

Son olarak dün, Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) Ayasofya Müzesi’nin statüsünde yapılacak bir değişiklik konusunda bilgilendirilmesi ve herhangi bir değişikliğin de örgütün Dünya Kültür Mirası Komisyonu tarafından incelenmesi gerektiği uyarısında bulunmuştu. UNESCO açıklamasında, ‘’Devletler yapılacak hiçbir değişikliğin kültür mirası listesindeki bir yerin evrensel değerine zarar vermemesini güvence altına almak zorunda’’ ifadesini kullanmıştı.

Türk basınında yer alan haberlere göre hükümet, Ayasofya camiye dönüşse de burayı turistlerin ziyaretine açık bırakmaya devam etmeyi planlıyor. Bu da statüsünün hem ibadete hem de turistik ziyarete açık Sultan Ahmet Camisi’ne benzer bir uygulama olacağı yorumlarına neden oluyor.

UNESCO Dünya Mirası listesinde yer alan Ayasofya’nın yeniden cami olarak ibadete açılması önerisini Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan gündeme getirmişti. Türkiye’de en çok ziyaret edilen turistik mekanların başında gelen Ayasofya, 6’ıncı yüzyıla ait bir yapı olarak hem Bizans İmparatorluğu hem de Osmanlı İmparatorluğu açısından öneme sahip.

Ayasofya’nın camiden müzeye dönüştürülme kararı, 1934 yılında, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk tarafından alınmıştı.

Danıştay, 2 Temmuz 2008’de Ayasofya’yla ilgili aldığı bir kararda Atatürk’ün imzasında sahtecilik yapıldığı ve aslında imzası olmadığı iddiasında bulunulmasına karşın, Ayasofya’nın müze olmasında hukuki aykırılık olmadığına karar vermişti.

Danıştay 10. Dairesi’nin o dönem oybirliğiyle aldığı ret kararında, Türkiye’nin imzacısı olduğu UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde Ayasofya’nın da yer aldığı anımsatılarak, “kültürel miras” niteliği vurgulanmıştı.

İnşası 537 yılında tamamlanan ve 900 yıl boyunca Hristiyanlıkta önemli bir sembol olarak görülen Ayasofya, Fatih Sultan Mehmet’in 1453’te İstanbul’u fethinden sonraki 500 yıl boyunca ise İslam dünyasının en büyük camilerinden biri olarak işlev görmüştü.

Ayasofya’nın statüsüyle ilgili tartışmalar ve hukuki süreç uluslararası toplum tarafından da yakından izleniyor. Dünyadaki 300 milyon Ortodoks’un lideri Fener Rum Patriği Bartholomeos, Ayasofya’nın camiye dönüştürülmesinin Hristiyanlar’ı hayal kırıklığına uğratacağını, Doğu ve Batı arasında ”çatlak” oluşturacağını söylemişti.

ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo da, yapının UNESCO’nun Dünya Kültür Mirası listesinde yer aldığını vurgulayarak Türkiye’ye Ayasofya’nın müze statüsünün korunması çağrısı yapmış, Ayasofya’nın statüsünde yapılacak bir değişikliği ‘‘tarihi yapının mirasının eksiltilmesi’ olarak göreceklerini belirtmişti.

Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hami Aksoy ise yaptığı yazılı açıklamada , ‘‘Ayasofya, topraklarımız üzerinde yer alan bütün kültür varlıklarımız gibi Türkiye’nin mülkiyetindedir. Tabiatıyla herkes kendi düşüncesini söylemekte serbesttir. Ancak egemen haklarımız konusunda ‘uyarıyoruz, dikte ediyoruz’ üslubuyla konuşmak kimsenin haddine değildir” ifadelerini kullanmıştı.